6 Temmuz 2011 Çarşamba

Dergicilik Ruhu ve İlkler

DERGİCİLİK RUHU ve İLKLER



DERGİCİLİK RUHU ve İLKLER
Cuma KAHRAMAN
Yakup Kadri, durup dururken almamıştı elbet Kadro dergisinin "imtiyaz sahipliğini". Atatürk'ün
en yakınındaki insanlardan biri, 1932'de Vedat Nedim, Şevket Süreyya, Burhan Asaf gibi
geçmişlerinde komünistlik bulunan kişilerle işbirliğine girme gereksinimini niye duymuştu acaba?
Türkiye özelinde ve zaman dizinsel olarak ele alındığında, düşünce ve yazın dünyamızda başlı
başına rol oynayan bazı dergilerin, toplumumuzun bunalım ya da dönüşüm dönemlerinde boy
gösterdiğini söylemek mümkün görünüyor. Çünkü dergiler; siyasal, kültürel, sanatsal, düşünsel
ve toplumsal olguların değerlendirildiği, tartışıldığı ve yeniden oluşturulmaya çalışıldığı
laboratuvarlardır. Ahmet İhsan Bey'in 1891 yılında Servetifünun dergisini yayımlamasını tek
başına tesadüf ya da kişisel istek gibi nedenlerle açıklamak pek akla yakın gelmiyor. Sadece
Edebiyat-ı Cedide'nin görüşlerini yansıtmakla kalmıyordu elbet Servet-i funün; dönemin bazı
aydınlarının, yazarlarının topluma bakış, toplumu kavrayış açılarında da değişim başlamıştı. Sık
sık sansürün hışmına uğramasının nedeni de buydu. Derginin 1928 yılında Uyanış adını
almasının tek nedeni de yeni harflerin kabul edilmesi değildi. Cumhuriyet düzenini benimseyen
yönetici kesimlerin de aydınların ve yazarların da kültürel beklenti ufku toptan dönüşüme
uğramıştı.
Yakup Kadri, durup dururken almamıştı elbet Kadro dergisinin "imtiyaz sahipliğini". Atatürk'ün
en yakınındaki insanlardan biri, 1932'de Vedat Nedim, Şevket Süreyya, Burhan Asaf gibi
geçmişlerinde komünistlik bulunan kişilerle işbirliğine girme gereksinimini niye duymuştu acaba?
Derginin adı, arkada yatan siyasal, kültürel ve ideolojik asıl neden hakkında çok şey
söylemektedir. Devletçilikle liberalizm arasında yol ayrımına gelmişti Genç Cumhuriyet. Kadro,
birinci yolu tercih etmişti ama dönemin egemen yönetici güçleri farklı düşünüyordu.
Siyasal yaşamımızda olduğu kadar düşünsel/kültürel yaşamımızda olumlu etkileri görülmüş
anımsanması gereken bir başka dergi olan Forum da aydınlarla DP'nin yollarının ayrıldığı
tarihsel bir dönemeçte yayımlanmaya başlamıştı. Siyasal sorun bağlamını bir yana bırakalım.
Edebiyat alanında, yeni eleştiri anlayışının tanıtıldığı, biçimciliğin öne çıkarıldığı (M. And'ın
yazıları anımsanabilir) bir dergiydi Forum. Etkileri hayli geniş. Yön gibi bir derginin çıkabilmesi
için, 27 Mayıs hareketini beklemek gerekmiştir. Beliren yeni sos yo-politik ve sosyo-kültürel
koşulların ve beklentilerin ürünüydü Yön, sonraki Sosyal Adalet ve sayısız dergi.
Kısaca söylemek gerekirse, kimi dergiler, dönemin ruhu'ndan zorunlu biçimde doğmuşlardır.
Mehmet Fuat'ın unutulmaz Yeni Dergi'si burada ilk anımsanacak olanlardan biridir elbet. İkinci
Yeni kavgasının sonuçlandığı, şiirin ölçütlerinin değiştiği bir zamanda çıkmıştır dergi. Ama,
sorun sadece şiirin sorunu değildi. Yeni Dergi tümüyle farklı bir edebiyat anlayışını ve pratiğini
temsil ediyordu. Joyce'la, Beckett'le, Kafka'yla gerçek anlamda Yeni Dergi ve de Yayınevi
tanıştırdı okuru. Bilinç akımı ile de. Camus ve Sartre'la da. Başka türlü bir Marksizm olduğunu
da Fischer'i ve Lukacs'ı yayımlayarak yine de yayınevi anımsattı okura.
Dergiler dönemin ruhu'ndan doğarlar elbet. Ama kimi insanların da dergicilik ruhu'na sahip
olmaları gerekir. Mehmet Fuat böyledir. Yeditepe'nin sahibi ve yönetmeni Hüsamettin Bozok da
dergiclik ruhu'nun temsilcilerindendir elbet. Biraz daha gerilere gidersek, aklımıza ilk gelecek
adlardan biri hiç kuşkusuz Fikir Hareketleri'nin babası Hüseyin Cahit Yalçın, biri de Yeni
Adam'ın mimarı  İsmail Hakkı Baltacıoğlu'dur. Kültür Haftası'nın ve Türk Düşüncesi'nin Peyami
Safa'sını ve Ağaç ile Büyük Doğu'nun sahibi Necip Fazıl'ı da unutmamak gerekir. M. Enata, O.
Burian ve V. Günyol üçlüsünün Yücel'le başlayıp Ufuklar ve Yeni Ufuklar dergileriyle süren



1 / 2


DERGİCİLİK RUHU ve İLKLER

yorulmaz dergiciliklerini de anımsamadan geçmeyelim. Cemal Süreya da dergicilik ruhuyla
doğmuşlardan biridir. Papirüs kaç defa batmış ve Süreya onu kaç defa yeniden çıkarmıştır. Edip
Cansever de bulaşmıştır dergicilik  işine. 1951'de yazı işleri müdürlüğünü Nevzat Üstün'ün
yaptığı Nokta dergisini sekiz sayı çıkarmıştır.
Dergicilik tarihimizle ilgilenecek olanlar daha nice adlara rastlayacaktır orada. Ne mutlu
dergicilik ruhuyla doğanlara ve dönemin ruhunu anlayanlara.                                                      



















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder